14 Kasım 2009 Cumartesi

METEOROLOJİ İSTASYONLARI

METEOROLOJİ İSTASYONLARI



Hani kış şimdilerde bahara ait zamanları işgal etti ya … geçen sene bahardı, çiçekler açmıştı.. Magosa’da Akdeniz’e doğru bir hançer gibi uzanmış iskelede yürümüş güneşin batışına bakmıştık.. o son ilk baharmış nereden bilirdik.. kış ve yaz baharları yuttu artık..
Evet bir zamanlar bahar vardı.. kış ve soğukla örtüyor en sıcak anılarımızı şimdi..
Mevsimleri düşünmeye başlayınca ister istemez meteoroloji istasyonları geliyor aklıma… çocukluğumun geçtiği Kartal’da çevresindeki yolların dört bir yanını sardığı yemyeşil bir adanın üzerinde bir meteoroloji istasyonu vardı.. yeşil bir adaydı bir kaya parçasının üstündeki… yüreğimden hep orada çalışma isteği geçen bir ada… Robinson ancak bir meteoroloji istasyonunda yaşardı bu coğrafyada yaşasaydı eğer..
O meteoroloji istasyonu otopark oldu. Ben de meteorolog olamadım zaten.. hala Göztepe Feneryolu arasında tren yolunun yanında bir meteoroloji istasyonu var.. hala gökyüzünün farkında olduğumuzun bir göstergesi olarak öylece duruyor..
Ve ben hala o meteoroloji istasyonunun yanından geçerken çocukluğumun kokuları, sesleri, hayalleri yakalıyor beni… o zaman anlıyorum kadınları: kokudur her şey…
Ve o yüzden , yazdım sana bunları; krizantemler, lilyumlar, leylaklar, menekşeler ya da sarı laleler tercüman olamaz kalbime.. sana bir tek cümle veriyorum kokla diye: seviyorum seni…(*)

Neden yağmuru yazıyorum sürekli, biliyorsun artık.. ve neden yağmur, dolu, kar, rüzgar, bırakmıyor bizi anlıyorsun değil mi?
Meteorolog olmak isteyen bir çocuğun, o meteoroloji istasyonu adlı adada yaşamak isteyen çocuğun hayalleri yüzünden…
Sende o kokuları duy diye yazdım her şeyi…
Papatyaların ve toprağın ve havanın ve hepsinden önemlisi sevgimin kokusunu duy diye…
07.05.2006

(*)bu bölüm sms olarak yazıldı.. 02.05.2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder