14 Kasım 2009 Cumartesi

BİR ŞAŞI BAKIŞ, BİR EĞRİ GÖRÜŞ

BİR ŞAŞI BAKIŞ, BİR EĞRİ GÖRÜŞ


"hüsn'ün sevgisi için çok bela çekmek gerektir. önce sana Kimya lazım." şeyh galip (hüsn'ü aşk'tan)
evet şimdilerde kimyanın peşine düşmüş birinin; " ne kadar saklasam elbette açılır, görünür. bu ateş, gönül dağına basılan pamuğun içinde gizli kalmaz" diyen şeyhin peşinde koşturması çok mu garip kaçar?..
biraz kimya..biraz fizik..biraz matematik..biraz ergonomi bilmek.. durduğum yeri açıklamaya yeter mi? ya da biraz sosyoloji..bir tutam psikoloji..bilgilerin tümüne sahip olmak neyi halleder ki?
geçenlerde çok rüzgarlı bir havada, çok dalgalı bir deniz kenarında -moda sahilinde- dalgaların dövdüğü taşların üstündeki isme bakıp -ki benim yazmadığım aşikar ya da yazdığım- genceli nizami'nin leyla ile mecnunu üzerine bir arkadaşla konuşurken aklıma hüsn-ü aşk takılıverdi.. sonra unuttum..tıpkı havanın soğuk olduğunu unuttuğum gibi!
ve şimdi aklıma tekrar geldi.. ve tekrar okudum.. ve yine ışıklar buldum kendimce.. tabii insan neyi ararsa onu bulur.. herşey o kadar karmakarışık ki.. moda sahiline adını kim yazmıştı? yoksa ben bilinç alanımın dışına çıkıp adını taşlara mı yazdım sonra o arkadaşı oralara mı sürükledim? kendimce işaretler mi yaratmadayım.. öyleyse bütün hayatın boyunca karşına çıkan herşeyi ben mi yaptım? tüm ilkokul günlerinden beri aldığın tüm isimsiz mektuplar,güller,gariplikler hepsi benim eserim mi?..bir insan nasıl deli olmadığını anlar?
ya da şeyh galibin dediği üzre; "bu bahislerin, bu işlerin belirmesine sebep, bir şaşı bakış bir eğri görüştü" kimbilir...
ve "tedbirini terket, takdir Tanrınındır. sen yoksun, bütün varlıklar senin vehmindir, senin şüphendir.."
diye yazan şeyh galip bu satırları yazarken benle aynı yaştaymış..
yani hüsn'ü aşkı yazdığı yaştayım.. ve garip hayatlarımızı anlamak yolunda daha çok bayramlar yaşamak gerek gibi geliyor bana..ve her bayram herkese yeni bir şeyler öğretir umarım..ama öğrenmek can yakıcıdır..zaten bunları biliyorsunuz..
peki ben ne mi yapıyorum.. bayramınızı kutluyorum sadece...sadece bayramınızı kutluyorum..25'imdeyim ve şeyh galiple aynı yaştayım demek istedim belki ama herkes bir gün 21'inde olmuştur ve sadece istanbulu fatih fethetmiştir..ve bir gün kafkayla aynı yaşta olacağım..tıpkı sizler gibi..yani aslında bir anlamı yoktur bütün bu anlattıklarımın.. sadece ganjın sularında bir kez daha yıkanmak istedim..bayrama daha mutlu girmek için..bu bir katarsis!!!
ve biliyorum önce bana kimya gerek!!!!! ve tabii sizlere de..gerçekten iyi bayramlar ve hayatlar.. aslında ne ben varım ne siz bu okuduklarınız sadece bir rüya... ama "körfezdeki dalgın suya her baktığımda o rüya duruyor yerli yerinde" (y.kemal) ve sahiden iyi bayramlar ya da öyle bişiyler işte..
bir soru hatırladığınız kadarıyla bende bir şaşılık var mıydı?
herşey bir yana o yazıyı kim yazdı? binlerce addan neden o isim.." ve Tanrı Ademe isimleri öğretti" ya da benim orada ne işim vardı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder