“Burası, göçmüşlerin bahçesi değildi, göçecek kedilerin çekilip gözden ırak ölmeğe
baktıkları yeriydi herhalde bu kentin; Göçmüş
Kediler Bahçesiydi bu...”
“'gece' sona ererken her şey gün
ışığına çıktı”
Sen her gittiğinde hayatımdan; her
hoşçakalda… Yetim kediler gibi hissettim kendimi… Hani annesini
kaybetmiş… Nereye gideceğini bilemez halde dolaşan… Boyu hiçbir engeli aşamazken
ve etrafı engellerle doluyken kaderiyle öylece baş başa kalakalan minik bir kedi… Yoldan geçerken hep geriye dönmek istediğin ama hiç dönülmeyen kediler gibi… Ve
dönüldüğünde de bulunamayan kediler gibi…
Bilge Karasu’nun göçmüş kediler
bahçesi vardı… Kedilerin yalnızlıkları hep gururlu duruşları ve hüzünleri vardı
bir de…
İçimdeki buruklukla uğraşamıyorum
çoğunlukla… O burgu öyle sıkıyor ki kalbimi bazen söz oluyor bazen yazı… Ama
çoğunlukla iş işten geçtikten sonra söylendiği için bambaşka anlamlara ve
alaca karanlığa karışan kelimeler oluyor onlar… Çoğunlukla yanlış yankılar
yaratıyor… Çok uzakta bir yerden dönen yankın geri geldiğinde sen orada
olmuyorsun bile…
"bunları yazmakla
çıldırmaktan kurtulunur mu?" bilmiyorum çıldırmaktan korktuğum için
mi yazıyorum yazmak da bir çılgınlık mı bunu bilmiyorum…
'umutsuzluğun olduğu yerde umut
vardır' içimdeki umutsuzlukla yazmamam lazım ama bir şey olacak diyor
içimdeki ses… Yazacaksın belki de… Ve her şey yeniden
doğacak…
“Nar kentinde bir incir buldum. Narı
da inciri de övmek isterim. Anam her kışın en karanlık noktasında eve girerken
bir nar atardı yere bütün gücüyle parçalanıp iyice dağılsın diye. Evin beti
bereketi niyetine. Ardından hızla süpürüp silerdi ortalığı. Bir iki gün sonra
narın patladığı yerden çok uzakta incecik bir çıtırtı duyduğum olurdu ayağımın
altında. Ne kadar dağılmışsa nar taneleri o kadar iyiydi. Topladıktan sonra
söylerdim anneme sevinsin diye...”
Kapına nar mı atmalıydım bilmiyorum… Ne çok bilmiyorum’um
var bu yazıda, ama Bilge Karasu'yla benim yazdığım bir yazıda ikinci kez denk
geliyorum… Onun kelimeleriyle yollar açıyorum kendime… Bu kolaycılık mı değil
sanırım… Bazen kelimelerin kifayetsiz olur… Söylenmiş sözler ararsın… Ruhuna
denk düşen büyülü sözler… Bilge Karasu büyülü sözlerin yazarı…
"İnsan, soyuna soyuna
deriye varır, onura, öz saygısına varır. Bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür
ya, soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmayı
değer bellediğinde, ölmesini bilir. Ne ki, bir tek kez yapılabilecek bu işi,
böyle bir eylemin değerini anlayacak kişiler karşısında yapmak ister. Yanılır
da, sırası geldi diyerek, olmayacak yerde girişirseniz bu işe, acı bir masal
olur çıkarsınız."Etleri koparmak ne biliyorum etlerim koparken ya da ölürken
ağlamamamsa sanırım aptalca bir gururdan…
"Ölüler her şeyi bilir;
öğrenmenin yolu da ölmektir. Ölüp yok olan, ölülere karışan, yerin, suyun
altına inip onlardan salık alan, gökyüzüne, onun da ötesine çıkıp ışığı,
aydınlığı, bilgeliği oradan, çiçek derer gibi, yanına alıp gövdesinin dağılmış
parçalarını yeniden bir araya getirerek, tazelenip yeniden doğmuş gibi
yeryüzüne dönerek insan arasına karışandır ki bilinecek her şeyi bilir." Şimdi biliyorum; sana dair her şeyi, içimdeki ayna ışıdı… Sen
ölünce ve ben ölünce…
"Başkalarında
eleştirdigimiz, kimi zaman da, kendimizde eleştirecek kadar bilincine
varmadığımız kendi özelliklerimiz değil midir?" Ne çok şey öğretiyor aynada görmek kendini…
"denizin karanlığında bir
balık; toprağın karalığında bir yılan. ölüler ülkesinin iki ulağı."
“Her tümce yaşamla biter”… Yaşamak
bitmeden bitmeyecek mi bu kelimeler…
baygındım/ölüydüm/yüzüyordum mor bir suda/
gözüm kapalıydı/konuşmuyordum/
oyun bitmez ki diyordum/vezire çıkıyordum/
alıyordum artık/karşı karşıya gelmiştik/
oyun bitmez ki bitmez ki bitmez ki
Bilge Karasu
gözüm kapalıydı/konuşmuyordum/
oyun bitmez ki diyordum/vezire çıkıyordum/
alıyordum artık/karşı karşıya gelmiştik/
oyun bitmez ki bitmez ki bitmez ki
Bilge Karasu
Nar, Bilge Karasu'lu kalın harfler,
kediler... Ne biliyor musun, içinde taşıdığı o kedinin…annesi dönecek…anneler
döner mi…sen döner misin ganjda yıkayıp ruhunu ve ruhumu…
(05 kasım 2008) (Alıntıların hepsi Bilge Karasu'dan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder