Plüton
Ağrı Dağının gölgesinde…
“herkesin yolculuğu
kendi içine ve ruhunadır...”
Bazılarının yolculuğu
diğerlerine göre çok uzundur. Dünya 365 gün, Merkür 58 gün de tamamlarken
güneş etrafındaki yolculuğunu, Plüton’un ki 248 yıl sürer...
Bir deniz çocuğuyum
ben... Bundan bir sene önce böyle başlardı bu yazı ama şimdi? Şimdi biraz da dağlıyım galiba... Tüm tanıdıklarımla,
sevdiklerimle aramda bir dağ yükseliyor... ve ben bu dağın arkasında saklanmaktan mutluyum galiba... ve
tüm dağlılar gibi yalnızlığı seviyorum ya da yalnızlığa alışkınım veya bana
öyle geliyor... bir vehim belki de...
ama ne tam bir dağlı olabiliyorum, ne de bir deniz çocuğu... gözümün önünden dağın görüntüsü, kulağımdan denizin sesi
gitmiyor...
Senin hayatıma girdiğin
yer, ne o teleferikteki senin İstanbul’la tek bir resim olduğunuz muhteşem an'dı, ne de, mavi odada
yediğimiz yemekteki müstehzi bekleyişindi... ya da geçmişe dönük hüzünlü halin... göz yaşların... bunların her biri bu satırları yazanın kalbine
giden birer köprüydü belki ya da sevmek için bir sebep - ama benim kalbimin
duvarlarını yıkan dinamit sen yanımdayken değil yokken patlayıverdi...
Çok yıldızlı
(kentlilerin göremeyeceği kadar çok) bir Doğubayazıt gecesinde, onlarca meteor atmosferde yanarken, Şırnaklı bir
çavuşun anlattığı aşk hikayesi bitip de, bana dönerek, senin bir hikayen yok mu dediği
an başladı her şey!
Bugüne kadar yazdığım
her şey bu sorunun bir cevabıdır aslında... Bu benim hikayem... O gece, yok diye bir cevabı kabul etmediği
için var ettim bu öyküyü... ama hep
bildim yok'sunluğunu… yok'luğunu...
Sen Şırnaklı çavuşa
anlattığım hikayenin kahramanısın... Ona bir hikaye borçluydum ve sen benim bildiğim en güzel öyküydün!
Ve şimdi ben yanında
değilim... Tıpkı aramızda Plüton’un güneşe olan uzaklığı gibi bir uzaklık var... 6 milyar km. ötede olmak
ama yine de güneşin etrafında dönebilmek... Ve bilmek güneşe Merkür kadar yakın olamayacağını... ya
da aradaki diğer sekiz gezegen kadar yakın olamayacağını... Kısacası aşk senden
1560 km. ötede duyduğum şeydi... ve ey güneş senin çekimine kapılıp da
sürdüreceğim yolculuğumu... ama hiçbir zaman onlar gibi yakın olmamı
bekleme...
Bizim yakınlığımıza
engel: kütle çekim kanunu...
……………………….
Bu yazı 2002’de askerde çarşı
izninde Doğubayazıt’ta bir internet kafede yazılmıştı.
Plüton bu yazıdan 4 yıl
sonra gezegenlikten çıkarıldı. Gene de dönmeye devam etti güneşin etrafında,
insanların onun için verdiği karara aldırmadan. Dün insanoğlu 9 yıllık bir
yolculuktan sonra Plüton’a ulaştı. İlk gelen fotoğrafta Plüton’un yüzeyindeki
kalbi andıran şekil, insanoğlunun kalp kırma yeteneğinin ne kadar uzaklara
varabileceğini gösterdi.
Elbette ne kadar uzakta
olursak olalım birbirimizden, içimizde bir kalp varsa eğer, adımızı, sanımızı
da elimizden alsalar hiç kimse de olsak, o kalp atmaya ve sevmeye devam edecektir.
Tıpkı Plüton gibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder