"Edebiyat, peşindeki iri gri kurtla bir çocuğun Taş Devri vadisinden 'Kurt, kurt!' çığlıklarıyla koşarak geldiği gün doğmadı; edebiyat, bir çocuğun 'Kurt, kurt!' çığlıklarıyla peşinde kurt olmadan koşup geldiği gün doğdu." Vladamir Nabokov
5 Aralık 2012 Çarşamba
ZAMAN DURUNCA
Durdum.. Zaman da durdu sanki... İçimdeki saat işlemiyor... Varım nefes alıyorum ama kalabalığın içinde bir ruh gibiyim... Hiçbir şeyin parçası olamıyorum... Kopuk herşey... Anlamsız...
Duyularımdan hangisini kullanıyorum?... Baktığım ama görmediğim, kokusunu aldığım ama zihnimde kapılar açmayan, dokunduğum ama bir taş gibi hissettiğim anlar o kadar çok ki... Kaybettiğim izleri, kokuları, renkleri bulmak için hangi duyuma sığınmalıyım?.. Tek bir kokuyla binlerce çağrışımın kapısı açılırken şimdi binlerce koku tek bir çağrışım uyandırmıyor zihnimde... Dinliyorum insanları bütün çabamla ama duymuyorum... Kaderin sessizleştiği anlar vardır hayatta... Sanki herşey bu kadarmış, senden yana insanların ve Allah'ın umudu kalmamış gibi... Senin kendinle ilgili beklentilerin de yok olmuştur... Beton bir bloğa gömülmüş gibisindir.. Herşeyi farkedersin ama hiçbir şey yapamazsın...Yolculuğun sonunu görürsün ama yolu değiştiremezsin...
Rüyalarım hızla benden uzaklaşıyorlar... Yeni rüyalar da görmüyorum ne zamandır... Herşeyi yapma özgürlüğüm var ama içinde olduğum trenden inemiyorum... Bazen hızla gidiyor her şey ve bazen de duruveriyor herşey....
Zaman durunca düşünebiliyorsun da; şimdi olduğu gibi....
Bitmemiş öyküler, hallerimiz tek bir albüme sığar mı?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)