EYLÜLDEN SONRA
" eylül toparlandı gitti işte
ekim filan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar
Turgut Uyar
" eylül toparlandı gitti işte
ekim filan da gider bu gidişle
tarihe gömülen koca koca atlar
tarihe gömülür o kadar
Turgut Uyar
Ömrümüzden bir Eylül daha geride kaldı…
Sen nisansın daha, ben sarı eylül
Sen goncasın açan, ben kuruyan gül
Sen alev alevsin, ben savrulan kül
Saçıma ak düştü, yüzüme yıllar
Bahar sende kalsın, bende acılar
Gidenler dönmezler, beni bekleme
Kalmasın hatıram, resimleri isteme
Elveda diyorsun, sakın gel deme
Saçıma ak düştü, yüzüme yıllar
Bahar sende kalsın, bende acılar
Güfte: Yaşar Bedük
Beste: Bekir Mutlu
Makam: Aşkefza
Sevmek zamanı…
Halil Meral'i hayatından uzak tutmaya çalışır, onun resmiyle yetinmeyi bilir çünkü... Meral bu duruma itiraz eder, o bunu anlamaz aşkta ve yaşamda yetinmek nedir bilmez... Bu yaman çelişki onları ölüme kadar taşır; Başar'ın kurşunları aslında toplumsal sınıfın reddedilişinedir... Sahip olmaya alışmış bir ruh haline Halil'in şahsında itiraz eder yönetmen... Öncelikle bir direniştir aşka rağmen bir direniş; sevmek zamanı... Ama yaşam onu kendine çekmeyi başarır Meral kılığında... Meral'in resmi yetmez bir andan sonra... Ölümün/cezanın resimden vazgeçildiği anda gelmesi de alt sınıftakilerin üst sınıfa ait tasavvurdan vazgeçip gerçeğin peşinden gittiğinde yaşadığı yok oluşun bir simgesidir. Sevmek zamanını sınıfsal bir film gibi değerlendirmek filmin derinlikli, duyarlı bakış açısına haksızlık olacaktır. İçinde barındırdığı derin sembolizm, ışık/gölge oyunları, siyah beyaz pelikülün verdiği melal duygusu, resim tadındaki kadrajlarıyla sevmek zamanı şimdi çok uzak olduğumuz bir duyarlılığın da filmi... Türk sanat müziğinin tınıları gibi filmde uzak bir çağın seslerini hissedişlerini yansıtıyor... Bir tereddüdün romanının yazıldığı günleri bugünün kararlı, herşey hakkında konuşan (bilen/yorumlayan) insanlarına anlatmak güç bir iş... Aşkı bir resme sığdıran yüreği günümüz koşullarında kavramak elde etmediğini yok sayan bir dünyada duyumsamak oldukça zorlu bir gönül yolculuğu gerektiriyor. Metin Erksan'ın bize gösterdiği o İstanbul kadar uzak , o insanlar, o anlayış...
Sonra kaç Eylül daha geçer sevmek zamanının üstünden kimbilir… Aşkı örtecekse eğer bir şeyler bu en çok hazan yapraklarına yaraşır…
Bir Eylül getirdi sevgini bana
İçime bir ateş düştü ki, sorma
Yıllardır açmayan gönül çiçeğim
O sefer bir açış açtı ki, sorma
Yaklaşınca her yıl halâ titrerim
Sevmek zamanına Eylüldür derim.
O hazan gözlerin hüzün yerine
öyle bir sevinci seçti ki, sorma
Susayan yüreğim su yerine
Bir kadeh sevgiyi içti ki, sorma
Yaklaşınca her yıl halâ titrerim
sevmek zamanına Eylüldür derim.